YÜKLENİYOR...

Tavşan İle Kirpi - Hayvanlarla İlgili Hikaye Örnekleri

Hasat mevsiminde, güzel bir yaz sabahı idi. Kara buğday tarlası çiçek çiçekti. Güneş gökte pırıl pırıl parlıyor, rüzgar, buğdaylar üzerinde püfür püfür esiyordu. Tarla kuşları havada ötüyor, çiçeklerde arılar vızıldıyor, köylüler güzel pazar kıyafetleri ile kiliseye gidiyorlardı. Yeryüzündeki bütün canlılar sevinç içinde idi. Kirpi de bunlardan biriydi.
Kapısının önünde, ön ayaklarını kavuşturmuş, minik şarkısını mırıldanıyordu. Güzel bir pazar sabahı, kirpinin şarkısı ne çok güzel, ne de çok kötüdür. Alt tarafı kirpi sarkışıdır. Baba kirpi, ana kirpi çocuklarını yıkayıp giydirirken, ovaya kadar şöyle bir uzanıp şalgamların nasıl yeşerdiğini görmeğe karar verdi. Kapıyı kapadı ve yola koyuldu.

Tam tarlasının kıyısındaki fundalığa döneceği sırada, bir tavşanla burun buruna geldi. Tavşan da lahanalığını görmeye gidiyordu. Kirpi tavşana nazikçe "Günaydın" dedi.


Tavşan kendince önemli bir kişi idi. Üstelik de çok kibirli idi. Kirpinin selamına karşılık vermedi, aldırış bile etmedi. Geçip giderken kirpiyi hor görüp, alaylı alaylı dedi ki:

— Kirpi, sen de nihayet dışarı çıkabildin ha, böyle sabah sabah nereye gidiyorsun?                       

— Geziniyorum, diye cevap verdi Kirpi. Tavşan, ağzı kulaklarına varıncaya dek güldü ve ona:

— Gezinmeye mi? Kuzum, gezinmek için sana başka bacaklar lazım.

Tavşanın bu şekilde konuşmasından Kirpi hiç hoşlanmadı. Başka sözlerine kızmıyordu, ama işin içine doğuştan bükük olan •bacaklarını katıp açıktan açığa alay edişine iyiden iyiye içerledi ve Tavşana dedi ki:


— Sen kendi bacaklarının benimkilerden daha değerli olduğunu mu sanıyorsun yoksa?

— Evet öyle sanıyorum ve buna eminim. Benimkilere bak ne kadar uzun, ne kadar sert ve ne kadar kuvvetli. Bunların, memleketin en  çevik bacakları  olduğunu  herkes bilir, dedi tavşan. Bunun üzerine Kirpi:

— Bundan iyice emin misin? Ben, senden daha hızlı koşacağıma seninle bahse girerim, dedi.


— Şu kısa ve kuvvetsiz bacaklarla mı? Hey zavallı dostum! Ben de bahse hazırım. Ama nesine bahse gireceğiz?


— Ben kazanırsam, sen bana en güzel lahanalarından üç tane vereceksin. Sen kazanırsan, en güzel şalgamlarımdan üç demet ben vereceğim sana.

— Kabul! Ben razıyım, hemen başlıyalım, dedi Tavşan.

— Hayır hemen acelesi yok, dedi Kirpi. Bu sabah kahvaltı etmeden çıktım evden. Eve dönüp kahvaltımı yapayım. Yarım saate kadar dönerim.

Tavşan bunu kabul etti ve kirpi evine gitti. Giderken yolda kendi kendine şöyle diyordu: "Kendini beğenmiş! Budala! Kendini birşey sanıyorsun ama aptalın birisin. Bacaklarına güveniyor ve onlarla övünüyorsun. Sana güzel bir ders vereyim de gör, nasıl yanıldığını o zaman anlarsın." Böylece söylene söylene çabucak evine döndü.

Kahvaltısını yaparken ana Kirpiye: "Hanım, hazırlan bakalım, beraberce tarlaya gideceğiz", dedi. Ana Kirpi: "Ne yapmak için?" diye sordu. Kirpi anlattı:


— Tavşan ile bahse girdim, şalgam tarlasının ucuna kim önce varırsa, bahsi o kazanacak. O kaybederse bana üç tane lahana verecek, ben kaybedersem on üç demet şalgam vereceğim. Acele et biraz, senin de gelmen lazım.

Ana Kirpi durumu öğrenince:

-Sen aklını kaçırmışsın! Bahse girdiğin tavşanın yamt. civardaki bütün tavşanları geride bıraktığını biliyorsun Sen şalgamları şimdiden hazırla, inan ki sen kaybedeceksin.


Baba Kirpi ona şöyle cevap verdi:

— Sus hanım. Bu benim işim, sen erkek işine karışma. Hadi bakalım, düş önüme, ben ne dersem onu yap.
Ana Kirpi ne yapsın? Kocalarına itaat eden bütün hanımlar gibi yaptı, baba kirpinin sözünü dinledi.

Beraberce yolda yürürlerken, baba kirpi ona yapacağı işi anlattı:

— Sen  diyeceklerimi   iyi  dinle,   Şu  saban  izini  görüyor musun?  Bu  izin  sonuna  kadar gidip  bir yaprak  demetinin arkasına saklan. Tavşan senin yanına gelince, ona görünüp şöyle bağıracaksın "Bak, işte geldim!" Tavşan dönüp yarışa başlanılan yere tekrar gelecek. O zaman, ben karşısına çıkarak bağıracağım: "Ben çoktan geldim:" Tavşan, tarlanın iki ucunda gördüğü kirpilerin farklı kirpiler olduğunu anlıyamayacak. Böylece bahsi ben kazanacağım ve lahanalarla şalgamlar da bizim olacak.


Ana kirpi, baba kirpiye hayran hayran baktı ve gösterilen yere gidip saklandı.

Bir zaman sonra tavşan geldi; bıyıkları diken diken, bakışları alaylı idi.


— Hazır mısın? dedi.


— Hazırım, diye cevap verdi kirpi.

— Hadi bakalım, Bir, iki, üç.!

Tavşan uzun bacakları ile çevik hareketler yaparak zıplamağa başladı. Otlar ve yapraklar üzerinde sanki yere dokunmuyor-muş gibi ilerliyordu. Kirpi birkaç adım attıktan sonra, gidip bir toprak yığınının arkasına saklandı.
Tavşan tarlanın sonuna varınca, ana kirpi küçük sivri burnunu kaldırdı ve bağırdı "Bak işte geldim!" Tavşan, "vay
canına." dedi ve şaşkın şaşkın birkaç dakika olduğu yerde kaldı. Sonra: "Demek benden önce geldin, imkansız bu. Bu işte bir oyun olsa gerek. Hadi bakalım, yarışı tekrarlıyacağiz. Bir, iki, üç.!"

Tavşan böyle söyledi ve yeniden tarlanın öbür ucuna doğru koşmaya başladı. O kadar hızlı koştu ki, bir nefeste ilk başladığı yere geldi. Ama burada baba kirpi vardı. Tavşan yanına gelince minnacık burnunu kaldırdı va bağırdı:

"Bak işte geldim!" Bunu gören tavşan: "yarışı tekrar edelim", dedi ve nefes bile almadan tekrar geri döndü.


Böylece, tavşan tam yetmiş üç kere tarlanın bir ucundan öteki ucuna mekik dokur gibi koşup durdu. Her koşunun sonunda, bir ana kirpiyi gördü, bir baba kirpiyi. Ama, gördüğü kirpilerin farklı olduğunu anlıyamadı. Yetmiş dördüncü koşudan sonra, yorgun argın ve nefes nefese toprağa serildi. O kadar bitkindi ki, ağzından kan geldi. Ayakları hafifçe büzüldü ve öldü.
Kirpi, bacaklarının küçüklüğü ve eğriliği ile alay eden tavşana işte böyle ders verdi. Ama, bu ders tavşana çok pahalıya mal oldu.

Bu öyle bir ders oldu ki, o zamandan beri hiçbir tavşanın o memlekette kirpi ile bahse girip ona meydan okumadığını söylerler.